Author Archives: mbilgin - Page 9

>64 – bit, ekip, çalışmak hakkında…

>

    Necdet Yücel‘in 64bit Pardus çalışmaları hakkında yazması ve topu bize atması sonrasında artık ufak tefek şeyleri yazmam gerektiğini düşündüm. Ancak Serhat‘ında yazdıklarını tekrarlamak da istemiyorum ancak güzel bir çalışma ortamı içerisinde akıllı uslu, sessiz sedasız bir süredir çalışıyoruz.(Ekibi yeniden yazmama gerek yoktur diye düşünüyorum. S3M (Serhat, Meltem, Metin, Mete) ). Clfs isimli cross-compile (çapraz derleme) belgesini okuyoruz. Ufaktan 64 bit bir linux hazırlıyoruz (daha Pardus olabilmesi için yolumuz uzun şimdilik ). Ama sıkı çalışıyoruz, arada gevezelik yapıyoruz, anlaşılmayan konuları sık sık tartışıyoruz, deniyoruz. Kare bir masanın etrafında oturup birşeyler öğrenip onu anlatıyoruz birbirimize.

   
   Çalışma ortamı, çalışma ekibi çok güzel.(gerçi biraz üzüntülüyüz Serhat askere gidecek diye…)  Geçen uzun saatleri fark etmekte bile zorlanıyoruz genel olarak diyebilirim (en azından kendi adıma).

    Birde nedir bu 64bit yenir mi içilir mi acaba diye düşünenler için ufak bir yazı buldum. Anlaşılabilir buldum, isteyenler okuyabilir.(ben yazmadım sorumlu değilim.)

    Şimdilik bu kadar sonra devamı gelecek…

>Ve yeniden okullar açılır…

>

    Yine okulların açılması gündeme geliyordu bu günlerde.(Sanki çok anormal bir olaymış gibi bahsettim farkındayım:) Ancak bu sene son sınıf olmak okulun hızlı bir şekilde biteceğini işaret ediyor. Mezun olan arkadaşlarla konuştuğumda keşke okul bitmeseydi diye yakınıyorlar. Bu olay gittikçe korkuyor beni işin açıkçası. Yaptığımız seçimin sonuçlarını görmeye yaklaştığımızı hissediyorum. Belki yine bir delilik yapıp yüksek lisans ile okul hayatımı sürdürebileceğim fikri aklımda bulunmuyor değil hani 🙂 genel itibari ile hızlı geçen bir sene olduğunu düşünüyorum. Umarım iyi sonuçlar ile sonlanır…

>staj ardından

>

   Güzel bir staj dönemini de geride bıraktım. Yeni insanlar tanıdım. Daha önce django ile uğraşmamıştım onu yakınen tanıya yazdım. Koskoca 20 iş günü bir çırpıda geçip gitti. Güzel bir ortamdan çıkmak insanı daha çok üzüyor işin açıkçası. Pardus ofisinde ne kadar akıllı uslu oturup kodumuzu yazsak da bizde bir parçası olmuştuk. (gerçi stajyer kartlarımız hiç ulaşmadı elimize ama misafir olarak bile giriş yapabilmeyi seviyordum.) Sabahları beraber yapılan kahvaltı eşliğindeki sohbetleri, yemekten sonraki çamların altında oturup sohbetleri özleyeceğim. Tüm pardus ekibini ara ara gördük 🙂 herkesi bir arada görmek zor oldu diyebilirim kendi açımdan. Ne bileyim orada bulunmak güzeldi diyebiliyorum şimdilik sadece. Tüm Pardus ekibine teşekkürü bir borç bilirim. Böyle güzel bir olanak sağladıkları için. (Tek tek isim saymaya gerek duymadım herkesin ayrı yeri olsa da ayrımcılığa karşıyım :).

20 iş günü boyunca ne yaptığımı biraz biraz anlatmaya çalıştım. Belki pek başarılı olmamış olabilirim ama. Yaptığım proje önceden var olan noan isimli proje olduğunu belirtmiştim. Son haline http://svn.pardus.org.tr/uludag/trunk/staj-projeleri/noan altında bulunuyor. bi check out’a bakar yani 😉 her türlü yoruma açığım bu arada geliştirmeye devam etmeyi istiyorum. (Pardus ekibi de bol bol sakın bırakmayın yaptıklarınızı, bağlantıyı koparmayın mesajı verdiler. )

Güzel bir staj dönemiydi artık önümüzdeki planlara bakma zamanı geldi galiba… Her nerede ne yaşatılıyor ve yaşanıyorsa iyi geceler Türkiye… 🙂

>Ack olabilmeye aday paketleri alabilmek için is_ack metodu – django / noan

>

def is_Ack(self,recursive = 0):
        print “dependencies 1 – “,datetime.datetime.min.now()
        dependencies = self.get_pending_dependencies()
        print “dependencies 2 – “,datetime.datetime.min.now()
        testresult = self.testresult_set.all()
        if not dependencies :
            if testresult.count() == 0:
                if recursive == 0:
                    print “dependencies 3 – “,datetime.datetime.min.now()
                    return True
                else:
                    print “dependencies 3 – “,datetime.datetime.min.now()
                    return None
            else:
                for state in testresult :
                    if state.result == “no”:
                        print “dependencies 3 – “,datetime.datetime.min.now()
                        return False
                print “dependencies 3 – “,datetime.datetime.min.now()
                return True
        for state in testresult:
            if state.result == “no”:
                print “dependencies 3 – “,datetime.datetime.min.now()
                return False
        result = None
        for bin in dependencies:
            if (bin.is_Ack(1) == False ):
                result = False
        print “dependencies 3 – “,datetime.datetime.min.now()
        return result

Bu kodu optimize etmeye çalışıyorum kendisi uzun bir sürede sonuç üretmekte 🙁

>bir gece vakti 3’ü 7 geçe…

>

Davulcu geçti az önce penceremin önünden, yine 11 ayın sultanı gelmişti. Sokaklarda dolaştım gündüzden çok az insan vardı. İftarı bekliyordu herkes…

Anılarım canlandı fırının önünden geçerken gördüğüm kuyruk ile. Vakti zamanında iftar sofrasına sıcacık pide alıp gelirdim. Ne erken gidilir o fırından pide almaya nede geç. Tam vaktinde olmalı, çünkü sofraya oturduğundaki kokusunu kaybetmemiş olmalı pide… Dumanı tütüyor olmalı hala. Ancak iftar vaktinden sonrada gelmemeli. Hep beraber oturup saygısızlık olmasın diye su bile içilmeyen sofrada kulaklarımız topun sesini beklerdi. Biliyorum ki bu her sofrada yaşanan geleneksel şeylerdir. Ancak her insanın en azından kendim için konuşmam gerekirse ramazan ayrı bir yer tutar çocukluk anılarımda.

Bir sestir bazen davul, bazen bir haberci (genel itibari ile neşeli, iyi haberler verir.) bazen sabahın 3 de rahatsızlık verir en tatlı yerindeyken uykunun. Ancak güzel şeyleri haber eder bize. Teknoloji öncesinden kalma görevini yerine getir hala.

>staj.

>

   3 ağustostan beri pardus ekibi içerisinde stajyer kavramı ile bulunuyorum. O günden neler yapıyorum, neler yaşıyorum, nelerle uğraşıyorum diye yazmak için fırsat bulamamıştım. Şimdi yavaştan başlama vaktidir diye düşünüyorum nedense. İlk günün sonunda yine bir web projesi içerisinde yer aldım. Noan diye önceden belirli bir aşamaya getirilmiş ancak sonra vakit olmadığı için uğraşılamamış bir proje. Django çatısı ile geliştirilmiş, test deposundaki paketlerin ack, nack  gibi duyduğum ancak pek fazlada bilmediğim bir işi web üzerine taşımakmış amaç. Şimdilik mail listesinde ack, nack süreci işlerken geliştiriciler ve sürüm yöneticisi için angarya şekilde olduğunu öğrendim.

 
   İlk olarak oturup svn den checkout ile önceden yapılmış halini indirdim ve kuruluma geçtim. Tabi ki tüm depoyu yerele indirip bunları veritabanına kayıt etmem gerekiyordu. biraz uzun sürdü. Bu arada django nun belgelerine bakmaya başladım yavaştan. Ancak belirli bir aşamadaki kodu anlamaya çalışmak uzun bir süreç oldu sayılabilir kendi açımdan. İlk olarak sadece bir şeyler yapabilmek için giriş sayfasına son güncellenen 10 ikili paketi koymak ile uğraştım. Benim için acılı bir süreç oldu diyebilir. Çünkü django mvt ( model, view, template ) kullanıyordu. Modelde sınıflarımız bu sınıfların işlevleri ( kendi fonksiyonları ), view’da uygulamanın ana kodu ( işin gerçek kısmının yapıldığı yer 😉 ve template de ise hazırlanacak html sayfaları bulunuyor. Java’da jsf e benzer bir yapı, iyi güzel. Hayat daha kolay olamazdı diyor insan ancak bunu tam anlamıyla idrak edebildikten sonra bir takım kod yazımına başlanabiliniyor. Template de insanlar kısıtlanıyor mesela çünkü tasarımcıya yönelik bir yapı kurulmuş.

 
   Veri tabanları ile arası iyidir djangonun (en azından sqlite, mysql, oracle vb. ). Sql komutları ile işim olmadı şimdiye kadar ancak oturup kendim de yazabiliyormuşum diye okudum. Ama her okuduğuma direk inanmıyorum. Çünkü okuduğum belgenin hangi sürüme ait olduğu gerçekten önemli bir konu olduğunu sonrada dank etti işin açıkçası.

>2008 -> 2009

>

Pardus da 2007 den 2008 e bir betik yardımı ile geçmiştim. Geçebilen nadir insanlardan olduğumu duydum bir süre (tabi ki de sorunsuz geçtim ) ancak elimde bulunan pardus 2009 cdleri ile sıfır bir kurulum yapmayı da istemiyor değilim 🙂 bunun için harici bir depolama alanı bulmam gerekecek galiba 🙂 ama bugün bu işi bitirmek istiyorum işin açıkçası haydi hayırlısı mı desem ne:D

>Bir teşekkür

>

    Bu sabah düşündüm hayatımı bir belirsizlikler çukuruna doğru sürükleniyormuşçasına. Günler geldi aklıma çok sevdiğim. Saniyeler geldi aklıma delirdiğim, zamanlar geldi aklıma hayatıma dair. Bir kaç kelimeyi yan yana getiremeyip bir cümlenin belini düzeltemediğim zamanlar geldi aklıma… Hayat durmadan dökülürken kum taneleri gibi yere, şimdi oturdum sevdiklerimi arıyorum onlardan. Sıralayacağım ve bakacağım sanki o taneleri tekrar dökülmesini sağlayabilecekmişim gibi. Ve ararken güzelleri içerisinden buluyorum hatalarımı, zayıflıklarımı, yanlışlarımı, doğrularımı…
    4 boşluk içeriden başlıyorum yine hayata. Sanki bir roman yazar gibi sanıyorum, gelişmede belirli bir kısmı geçip yeni bir olaya geçecekmişim gibi. Ama hepsini sonuçta birbirine bağlamayacak mıydım nasılsa. Nasılsa hepsi benim değil miydi. Galiba değilmişki 4 boşluk içeriden başlıyorum. Hayata yeni şeyler söyleyecekmişim gibi bakıyorum. Yeni şeyler yaşacak gibi. Galiba hepsinin birbiri ile bağlı olduğunu göremiyorum şimdi. Hayata katıldığım andan beri hepsini tek tek örmüyor muyuz yoksa? farklı düğümleri sonunda birleştirip iyi adamdı vesselam dedirtirmek için, yada sadece güzel bir manzara oluşturmak için kendimize. (Karşı çıkanlar için pek diyebileceğim birşey yok işin açıkçası benim düşüncem, sende katıl diye bir başlık değil nasılsa…
    Ve baktım gördüm pek çok teşekkür etmeme rağmen pek az kişiye gerektiği yerde etmemişim. Hayatı çekilir kılan, hayatı sevilir kılan. Hayatı yaşanır kılan biricik ailem teşekkürler. (…) Beni destekleyen, beni seven, beni sevmeyenlerede teşekkürler. Sevmemek için bir sebepleri vardır herhalde diye düşünüyorum… Galiba birden çok oldu neyse boşver bunu… Dediğim gibi “Nefes al yaşama geri dön, yavaşça geri ver ve tekrar öl.” ( ne alakası var diyene cevabım:”bende bilmiyorum.”. )

>todo list

>

hayata bir todo list ile devam mı etmek gerek diyorum bazen. Belirsizlikler içerisinde yaşar iken acaba ne yapsam diye düşünürken bakabileceğim, aklıma zamanında gelmiş en iyi fikirleri buraya yazsam sonra da bunları yapmaya çalışsam ( tabi ki de bunun bir deadline’ı yok  bir şeye yetişmiyoruz nasılsa.) ne güzel olur diyerekten girişiyorum bu yazıya.
TODO
1. Harici harddisk al (1.8″ yada 3.5″ en azından al )
2. Bozcaada ve gökçe adaya git, gez, eğlen ve şarapları tat (deadline okul bitimi )
3. Blog ile daha çok ilgilen ( Biraz ingilizce yazmaya çalış, daha çok yaptığın şeyler hakkıdan yaz bilgisayar vs. )
4. 20″ mönitör al 🙂
5. Tatil yap artık neresi olursa 🙂
6. Qt ye bak
7. Pardus’a daha çok destek ver. Projelere destek ver
8. Yüksek lisans için karar ver. ( Yurt dışı veya içi )
9. İngilizce çalış çok çok 🙁
10. Hayatın içerisine daha çok gir,
11. Aldığın kitapları bitir ( Özellikle stephen king )

Aklıma geldikçe yazacağım yaptıklarımı zaten çoğunu duyacaksınız.

>Son…

>

Hayatın neler göstereceğini kim bilebilirki… Bir anda herşey tepe taklak gelebilir. Bu hayatta hiç birşeyin garantisi olmadığını öğretir en savunmasız anımızda… En güvendiğin kişi çekip gidebilir hayatından… Üstüne kuracağın onca şeyi yıkarak… Sana ise sadece arkadasında güle güle demek düşer… Giden gelmez geri… bugünde biri gitti hayatımdan. Benden, ona güle güle demek kaldı sadece… Sonumuz hayrı ola.