Monthly Archives: October 2015

Biten Şeyler

IMGP7524

Uçtular. Gittiler. Ve bitti. Bir masa, yalnız kaldı gittiklerinde. Üzerindeki kırıntıları bitirmeden gidişlerinden, aslında kırıntılar için gelmediklerini anlamıştı. Boşluğu fark ediyordu aslında fark etmediği yerlerde. Boş olmayan kısımlarını asla fark edemezdi, ta ki boş kalan yerlerde usulca dolan su birikintilerini görene kadar. Üzülecek miydi gidenlerin arkasından? Ufak bir parçasını kaybettiğini biliyordu gidenlerle. Bir bütünü oynamak, bir parça kendini katmak gerektiğini kendisini bilmeden biliyordu. Her giden bir parçasını götürürken, ona bir parça bırakıyordu. Kendine kalan parçaları topladığı ufak kavanozu asla kaybetmeyeceğini anılarla dolduruyordu.

Kavanoz ne kadar küçük olursa asla dolmuyordu oysa. Her yeni parçada biraz daha fazlasını almak istercesine kapağı açık bekliyordu. Güzel anlardan oluşan parçalarını her zaman gördüğünde tanıyacağı, bazen ansızın kavanozundan kurtularak rüyalarına girenlerin olduğu bir hayatı yaşamaktı isteği. Rüyalardaki anılar gerçeklerine gebe kalacaktı çünkü. O sıcak kokusu yayılan anı, yenisi ile daha da büyüyecekti. Her gidiş arkasından yeni gelişleri doğurduğunu hatırlatarak bitecek bir anı daha. Kavanozdan küçük bir anı çaldım ben hikayeci olarak. Ancak daha büyük anıları doğurması için çaldım. Umarım af eder.

Sonu ise kuşlar oldu. Kuşlar uçtu, o uçtu. geriye ne taş kaldı, ne demir, ne de yağmur damlaları.

IMGP7523.

Bir Dansın Anatomisi

Dans ile kastım burada 2 kişinin uyumudur. Hayat ne kadar uyum gösterilirse o kadar rahat yaşanılacağının kanıtlarıyla doludur. Bir ışığın bir gölgenin uyumunu yalnızca izleyenleri etkilemekle kalmaz. Parçaların birleştiği hissi insanı tutsak alır. Bu tutsaklık asla sonlanmayacak hissi uyumu gösterir. Parçaların her birleşme noktasında gözlenmelidir. Burada yüzdesel(%) değil duyguların uyumu göze çarpar. Neden bu hislere bu kadar önem veriyoruz ki?

Bütünden parçaya gidemeyişimize.

Emin olmak hayatın neler getireceğini bilmeden. Hayatın her an hangi kapıyı açacağını bilmeden, usulca varlığını sürdürmek. Parçaların birleştirmeye çabalarken dökülen kırıkların ayağına batma ihtimalini göz ardı etmek. Kelimelerle güven tazelerken kanayan yaralarla zayıflayarak. Parçaları bütüne uydurmaya çabalarken, parçaları bölmek ve uzunları kısaltmayı, kısalara ek yapmayı gerektiriyor.Parçadan bütüne giderken yaptığımız hataların aynılarını bütünden parçalara giderken de yapıyoruz. Yok sayıyoruz bazı kısımlarını. Bir mantığa oturturken daha rahat anlamak için usulca katlediyoruz farklılıklarımızı. Yalnızlığımız gözler önünde çıplak kaldığında, düşlerimizde standartları oynuyoruz.