Monthly Archives: April 2010

>İsim şehir aşk… – 3

>

Bölüm 3…
Aşk…

Ve Sonunda şehre aşk ismi gelir…

Aşk nedir? Kime yada neye aşık olunur?·

Bir insana, bir şehre, bir elbiseye, bir arabaya…?

Nedir aşk? Onunla beraberken onu düşünmek midir? Yoksa o yok iken onsuz yaşayamamak mıdır? ayrı iken ismini duyunca kötü olmak mıdır? Beraber zevk almak mıdır?

Seversin onu, koşulsuz… Yalnız iken ızdırap çekersin… Yaklaşırken heyecanlanır, ayrılırken arkana bakarsan gidemeyeceğini anlarsın… Kabullenirsin her şeyi ile… Hayatta ismini veren ailenden daha çok düşünürsün onun ismini… Varlığını anlamsız bulursun onsuz… Kelimeleri kullanamazsın ona karşı… Kelimelere ihtiyacın yoktur zaten bu durumda…

Bir şehri sevmek, onun ismini aklına kazımak… Sıkıldığında sokaklarında gezmek… Vakti geldiğinde bank’ta oturup etrafı izlemek… Seversin onu… Bazen sadece bir anlık görüntüsü için uzun yollar gidilir mesela güneşin doğuşunu ya da batışını izleyebilmek için. Mutlu olursun başka bir yerde olmadığın için. Mutlu olursun ona aşık olduğun için. Ve üzülürsün başka şehre giderken… Gideceğin gün hüzünlenirsin… Bırakmak zor gelir oraları, ne kadar kısa bir ayrılık olsa bile….

Ve seversin… Belki bir daha göremeyeceksen adını anmazsın, üzmesin seni diye…

İşte o kişinin ağzından çıkan söz şudur “Yıllar geçti almadım ismini ağzıma ancak atamadım aklımdan hala…”

>İsim şehir aşk… – 2

>

Bölüm 2…
Şehir…

İsimden bahsetmiştim… Ancak insanlar için demiştim. Şehirler için ise işlem tersine dönüyor. Şehirlerin kendileri, isimlere hayat verir. Mesela Çanakkale. Gelip görmüş olanlar için çok büyük anlam ifade eder. Düşündüklerinde bu ismi tüyleri ürperir(Ne kadar zaman geçmiş olsa bile…) (Çanakkale yerine İstanbul, Ankara da olabilir.)

İşte bu yüzden şehir yaşar. Nefes alır… Bazen öfkelenir… Bazen hüzünlenir ve ağlar… Sen onu terk ederken de arkadan dan “gitme” diye bakar… Hüzünlenirsin, neden gidiyorum ki, ne işim var orada. Dostunu ya da sevdiğini bırakırmış gibi ağır gelir gitmek…

Alışırsın şehre, onunlayken anmazsın adını farkına varmazsın varlığını pek çok kez. Ama ayrı iken ismini duymak bir yerde duygularını ayağa kaldırır. Acaba dersin oralarda bir şeyler mi değişti?
O kaldırımı yıkmışlar mı yine dersin… Hep ayağının takıldığı o çıkıntıyı hatırlarsın.·
Arkadaş dönüm şehrimden bahsediyorlar dersin, bir köşesinde bir çıkıntı vardı hep takılırdım az gülen olmadı bana orada dersin ama yüzün hiç sinirli değildir. Aksine özlem doludur.
Çünkü o şehir senindir…
Onu paylaşmayı öğrenmişsindir…
Onunla yaşamayı öğrenmişsindir…
Onu yaşamayı öğrenmişsindir…

İnsanlar gibi ismini duyunca aklına gelir anıların.

“Yıllar geçti almadım ismini ağzıma ancak atamadım aklımdan hala…”

>İsim şehir aşk…

>

Üst Not: Tahminimce 3 bölümden oluşacak bir girdi dizisinin ilkini okuyorsunuz.

İsim…

Hayata gelen insanların ilk önce sahip oldukları şeydir.
O kadar sahiplenir ki insanlar karakteri bu isim ile değişebileceği düşünülür(Şahit olmadım ancak:).

Benimsersin, kabullenirsin, ergenlik çağında üzerinden atmak istersin bazen, takma isimler kullanmaya çalışırsın.
Ancak o senin en eski sahip olduğun şeydir.
Onu kaybedemezsin, atamazsın…
Gerçi neden kurtulmak isteyesin ki?
Herkese onu göstermez misin? İsmini bilenlere daha özen gösterirsin…

Gün gelir o yine hatırlatır seni insanlara. “Ahmet’i nasıl hatırlamazsın derler, liseden hani….”

Senin değerini gösterir ismin.
Ve insanlara verdiğin değeri gösterir.
Konuşma içerisinde ismi ile hitapta bulunduğunda dikkatini çekersin o insanın…
Hatta sevdiğini söylerken bile sana ön ayak olur o kişinin ismi…
İsimler önemlidir. Tıpkı insanların önemli oldukları gibi….

“Yıllar geçti almadım ismini ağzıma ancak atamadım aklımdan hala…”