Monthly Archives: January 2016

Kaybolmuşluk ile tükenmişlik arasındaki kalın çizgide gidip geldiğimiz zamanları hatırlarız. O kadar kalın bir çizgidir ki, bir uçtan diğer uca volta atarken, içimize çektiğimiz her nefes ancak gögüs kafesine sıkışır kalır. Acıdan daha çok sızı vurur kemiklerimize. Nasıl geldiğimizi ve nereye gideceğimizi hatırlamaya çalışırken, bir kaybolmuşluğu görürüz, bir tükenmişliği. Birine arkamızı dönüp uzaklaştığımızda diğeri kucak açmış bizi bekler halde görürüz. Kelimeleri sarf edecek kadar nefesimiz kalmadığı için, son bir nefes daha alırız. Son bir dal sigaradan kalan son bir nefes. Derin derin çekersek bir anda bitecek, ancak yavaşça çektiğimizde ise tadı kalmayacak. Arada derede kalmamız nede bize özgü.