>
İçinde istanbul olsun…
Peki nedir bu istanbul sevdası? İstanbul’u, İstanbul yapan nedir? İçinde yaşayanları mı? Vapur ile geçerken size eşlik eden martılar mı? Tarihi mi? Yaşarken verilen mücadele mi?
Nedir yani bu aşk, nedir bu sevgi? Gerçi bu sevgi yavaşça benliğine giriyor… Sarıyor etrafını… Nedir bu şehri bu kadar yaşanır kılan?
Belki içinde yaşayanlar. Her gün yüzünü görmek için uyandığın sevdiğin. Ya da keyif ile çalıştığın iş arkadaşların. Her akşam bi iki lafın belini kırmak için can attığın dostların. Belki de sadece bir fotoğraf çekmek.
Gün batımını izlemek mi yoksa? Boğazı seyrederek yudumladığın bir içeceğin keyfi mi İstanbul’u İstanbul yapan. Yoksa derin bir nefes çekerek aldığın yudumu armağan ettiğin sevdiğinin hasretimi.
Yoksa bir kıyıda kafanı dağıtmak için tahta iskelede duran vapuru mu izlemenin verdiği keyif midir? Ya da sevdiğini istediğin gibi özgürce sarıp hayatı en derinlerine çekerek hayatta olduğunu hissetmek midir?
Oysa ki tam anlamı ile istanbuldan kaçmıştım ilk gördüğümde… Ben sakin bir şehrin, sakin bir genciydim. Bu kadar kalabalık ve koşuşturmaca beni korkutmuştu… Üniversiteye gelmek için istanbul’u seçmemiştim bile… Çünkü orası beni yutar diye… Galiba yuttu da. Ama bundan mutluyum. Çünkü seviyorum.
Bir martının kanadında,
Gezsem seni karış karış…
0 Comments.