Category Archives: Uncategorized - Page 3

Fincana kahve koydum gel

Hayatımızda önemli sorularından biri oluyor. Çalışmak için mi yaşıyoruz, yaşamak için mi çalışıyoruz? En son ne zaman bir yakının/tanıdığın sana kahve koydum hadi gel dedi? Çok zaman önce dahi olsa cevabım son zamanlarda işim var. Çalışmam gerek, başka planlarım var gibi. Hayatı bir anlığına dahi olsa kaybetmeye değer görmezken. Hadi kalk gel çağrılarına bu kadar kulak arkasına iterek işe bu kadar gömülüyor oluşumuz çok büyük bir hata var. Bir şeylerin önem derecesini yeniden toparlayarak gözümüzden geçirmemiz gerekiyor. Belki de bir tek benimdir şu boşluğu hisseden. Dumanı tüten bir kahvenin benim için hazırlanmayacak olması. Benim hazırladığıma ise gelen olmayacağına. Neyi beğenmiyoruz bu hayatta, neyi sorguluyoruz, neye burun kıvırıyoruz? Sonunda yalnızlığa açılan kapıyı zorlarken ne kadar sonumuzu düşünüyoruz?

Klasik bir cevap olarak hayat böyledir.

Beklemek gibi bir şeydi aslında.

Bir merdivenin başında seni beklemek gibiydi bu hayat, Işığın bazen söndüğü apartman boşluğuna kulak kabartarak adımlarını duyabilmeye çabalamaktı. İnadına duyulmayan sese, daha da heyecanlı beklemek. Ay ışığının ayağına vurduğunu görüp vaz geçmekti bazen. Tam arkanı dönerken durmamak için inlerce neden varken dönüp yeniden geriye bakmaktı. Usulca başımı koyacağım yastığa sarılmayı senin gelmeyişine bağlarken, sıcak yastığı sevmediğimi hep hatırlıyorum. Soğuktun, bunu biliyorum ama gelmeyen bir soğukluğu insan ne kadar süre düşünü kurabilir ki? Oysa elimde sıcak bir yastık var başımı koyabileceğim. Hafif sert, kollarımı dolduruyor ama soğutmuyor yanan yüreğimi. Ne de düşüncelerimi. Sıcak yastığa koyarken kafamı soğuk düşler kurmak hiçte eğlenceli değil bu aralar. Hadi soğuk bir duş alır gibi in merdivenlerden. Hafif esintide ümitlerimi öldürmüşken gel.IMGP3288

Parmaklıklar

Bugün deniz ile aramda parmaklıklar var

Dönüş Yolunu Bulmak

Bir öyküde geçiyordu ekmek kırıntıları dönüş yolunu gösteriyordu. Bugün ekmek kırıntılarını denize atıyoruz vapurlar dönüş yolunu bulabilmeleri için. Umutlarımızı koparıp yola serptiğimiz gibi. Amacımız nedir değişse bile sonuçlarının aynı olduğunu görüyorum.

Dönüş Yolunu Bulmak

Bir öyküde geçiyordu ekmek kırıntıları dönüş yolunu gösteriyordu. Bugün ekmek kırıntılarını denize atıyoruz vapurlar dönüş yolunu bulabilmeleri için. Umutlarımızı koparıp yola serptiğimiz gibi. Amacımız nedir değişse bile sonuçlarının aynı olduğunu görüyorum.

Çerçeveler

Merhaba sayın okuyucu, biliyorum oradasın saklanamazsın. Günler sonra dahi olsa bir şeyler yazma isteğini özgür bırakıyorum. Hadi hayrını gör. Başlıktan anlayabileceğin gibi çerçeveler hakkında yazacağım. Gözlük gibi pencere gibi.

 

Ama vazgeçtim şimdi yazmayacağım.

Bir parça kuru simit hakkında

image
Hayat, bir parça kurumuş simit gibidir,
Yanmış damağında acısını bastıramazsın,
Ama karnın aç olduğu için yemen gerekir.
Şanslıysan bir yudum çayın olur yanında,
Her kurumuş parçada yumuşatır ağzında.
Damağımız düzelse de çaydan vaz geçmemeliyiz.
Her ne kadar damağımızı yakan çay bile olsa.

Ölüm Bizi Birleştirir

Ölümler hayatta olduğumuzu hatırlatıyor. Ne kadar artık yaşadığımızı hissedemesekte, ritmi bozulmuş kalbin atışı bir şeylerin yanlış olduğunu vurguluyor. Oluşan boşluğu kimse dolduramayacak sonuçta ancak kendi gibi atan bir kalbe ihtiyaç duyuyor beden. Bir şekilde bozulmuş ritmini geri kazanabilmek için. Kendi adıma konuşmak gerekirse sarılabileceğim bir kalp aradım hep. Usulca kabullenişim kalbimi durdurmasın diye. Sanırım ölümler yüzünden hayatta tek kalmamaya çalışıyorum. Kelimelerin yetmediği yerde, kelimelere ihtiyacın olmayan kişi(Lere) ihtiyacın vardır.

Dünyayı Ele Geçirmek – DEG

Bugün yanıtlamam gereken 2 soru. Gün sonuna kadar kendime çokça kez sorup cevabını yazacağım buraya.

 

Bu yaşamınızda gerçekten ne elde etmek istiyorsunuz?
Bu dünyaya başka hiç kimsenin sunamayacağı ne verebilirsiniz?

 

Nassın?

Nassın {$Kisi_ile_aradaki_bag} #örnek Nassın hemşerim, Nassın canım, Nassın bebii vs.

Peki buna ne cevaplarımız var? Ya da bu soruya neden aynı cümleleri kullanarak cevap veriyoruz. İyiyim, Kötüyüm, berbatım, eh işte, iç güveysinden hallice gibi.

Peki yeni tanımlar kullanmak istesek?

– Eski bir evin kapısının önündeki paspas gibiyim be abi.

– Bir bardak taze doldurulmuş köpüğü üstünde soğuk bira gibiyim.

– Soğumuş bir kahve gibiyim.

– Alınıp bir kenara kaldırılmış, kurulmayı bekleyen ikea masası gibim.

– Kar yağdığında tekrar yüzüne bakılan botlar gibiyim.

– Sokaktaki içi süt koyulmuş yoğurt kabıyım yahu bu aralar.

Karşı tarafın sizi ne kadar anlayacağı şüpheli olsa dahi benzer düşünce yapılarına sahip olunan güzel insanlar ile bunu denemeyi düşünüyorum.

Not: Konuya girmek için nassın denmez arkadaş, gelenektir önemsediğin insanın ruh halini merak edeceksin 🙂